
Havada Bulut Yok Bu Ne Dumandır. »Mehrali Bey Ağıdı«
Havada Bulut Yok Bu Ne Dumandır. »Mehrali Bey Ağıdı«
Bir Ağıt Bin Masal...
Anadolu halk ezgileri bir yanıyla düz mantık üstünden derlenip toparlanmıştır. Derlenen ezgiler zamanla gelişi güzel bir sistem içinde değişik yörelere serpiştirilmiştir. En basit örneği, günümüzde hazırlanan »Türkülerle Türkiye« çalışmasıdır. Bu çalışmada bildiğim bir olay »üç kız bir ana«[i] ezgisi, Kars / Sarıkamış derlemesi olduğu, kaynak kişisi bilindiği halde Ardahan ezgileri arasına aktarılmıştır. Ben kalkıp bu ezgiyi Ardahan türküsü olarak yazarsam ve kaynak bu çalışmayı gösterirsem hiç kimsenin bana söz söyleme hakkı yoktur. Çünkü söz söylenecek yer, sözü edilen bu çalışmadır. Yüzlerce hata var bu çalışmada. Kafalarına göre ezgilerin dağıtımını yapmışlar. Mal benim mekân benim, al gülüm dağıt gülüm sistemi.
Aslına bakılırsa Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana bu tür hatalar çokça yapılmıştır. Bilgisizlikten değil, keyfiyetten olsa gerekir. Al gülüm ver gülüm.
Son günlerde »Muş / Huş« tartışmasıyla yeniden gündeme oturan, Yemen türküsü adıyla bildiğimiz ve Dillere destan olan bu ezgi derlendiği günden bugüne kadar tartışmaların odağından çıkmadı. Bundan sonraki günlerde de çıkacağı yok. Derlendiği yer Muş sahası, derlemeyi gerçekleştiren kişi Muzaffer Sarısözen, kaynak kişi: Dürüye Keskin buraya kadarı tamam. Bu ağıt hakkında yazılı bilgileri de verelim olsun tastamam.
Yemen Türküsü »Havada Bulut Yok«
Yöre: Muş / Kaynak Kişi: Düriye Keskin
Derleyen: Muzaffer Sarısözen
Tarih verilmemiş.
Notaya alan: Muzaffer Sarısözen
Makam: Hüseyni[ii]
Usul: Curcuna
Havada bulut yok bu ne dumandır
Mehlede ölü yok bu ne figandır
Şu Yemen elleri nede yamandır
Ah o Yemen'dir gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Muş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir
Kışlanın önünde redif sesi var
Bakın çantasında acep nesi var
Bir çift kundurayla bir de fesi var
Ah o Yemen'dir gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Muş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir
Tamam, olan bir başka şey daha var. Muş olayı. Yemen türkülerinde merkez saha Muş toprağıdır. Doğuda Muş sahası Yemen'e giden askerlerin toplandığı sahadır. Onlarca ezgide Muş adı geçer, bu onlarca ezgi elbette Muş türküsü değildir. Olması da gerekmiyor. Ancak Yemen diyarına gidenlerin ilk başlangıcı yani sevkiyatın yapıldığı yer Muş sahasıdır. Türkülerde Muş adının geçmesi de bundandır. Sarıkamış savaşında ise batıdan gelen askerlerin ilk derlendiği saha ise Sivas'tır genelde Sarıkamış ağıtlarında Sivas adının geçmesi bundandır.
Muş adını bu ezgiden başka onlarca ezginin dizelerinde bulmak mümkündür. Bunu anlatmak için, benim Göle sahasında derlediğim bir ezginin bir dörtlüğünü buraya alayım istedim.
Oy Muş'a Muş'a Muş gider
Oy Tabur boşanmış gider
Oy Benim nazlı kardeşim
Oy Silah kuşanmış gider
Demek oluyor ki Muş adı, Yemen türkülerinde bir başlangıç noktasıdır. Bu kabulümdür. Derlenen türküler Muş adıyla, Muş şehrine aktarılması da normaldir. Muş şehrinin kimliği ve kişiliği beni bağlamaz. Benimde içinde büyüdüğüm bu doğu ve Kuzeydoğu Anadolu toprağı kendi kültürünü kendisi çok iyi tanır.
Havada bulut yok ezgisini anlatırken, bir kere ezginin içerdiği ana konuyu yazalım. Bir ölüm olayı var, ölüm olayı var amma ortada cenaze yok. Yani gidip de gelmeme olayı var. Bu olay üstüne yakılmış bir ağıt var. Bu ağıt kendi bünyesinde bazı olayları da gündeme taşıyor. Bilgi bakımından yöre kimliğini bilen biriyim. Halk destanlarını, halk anlatılarını ve aşık destanlarını yöre insanı olarak bilen dinleyen araştıran biriyim.
Yöremizde bilinen ve aşıkların sözüyle, sazıyla destanlaşan kahramanlardan söz açmak gerekiyor. Bu kahramanlar sırayla yazılırsa Küroğlu'ndan Köroğlu'na, Kaçak Nebi'den, Settar Han'a, Şeyh Şamil'den Mehrali Bey'e bir şecere uzanır ki, bu şecere üstünden gelip geçen ve destanlaşan bu kahramanların içinde Yemen'e gidip gelemeyen on binlerle birlikte, Yemen Ağıtlarıyla bütünleşen isim Mehrali Bey'dir.
Söz bu sahaya gelmişken, Mehrali Bey adına destan yazan bildiğim aşıkların adlarını da verelim. Bu aşıklar benim bildiklerimdir. Aşık Ruhsatı, Tokatlı Püryani, Aşık Elesker, Şair Cefer, Aşık Şenlik, Aşık Sadık, Asık Mehemmed Sadaklı gibi isimlerden söz etmek gerekiyor. Bu sözü edilen aşıklar birer ikişer ağıt yazmışlardır. Ancak, bazı aşıklar ise Mehrali Bey'in yaşamı etrafında oluşan ya da oluşturulan destanların içinde geçen onlarca ezgi söylemişlerdir. Bu ezgiler halk içinde yaygın bir şekeldi biliniyor.
Osmanlı devleti tarihinde son yıllarında önemli bir olay var. Mehrali Bey olayı. Biraz bundan söz edelim. Mehrali Bey olayı gelişim itibarıyla Yemen türküleri dediğimiz ağıtlarla özdeşleşmiştir. Genelde yakılan onlarca ağıt zamanla Mehrali Bey ağıtları ile karışmıştır. Bu karışım kendi sahasında anonimleşerek genişlemiştir.
Bu olay hakkında yani, Mehrali Bey hakkında öyle uzun uzun hikaye yazmaya gerek yok. Zaten romanı var aşık destanları var. Çeşitli kaynaklardan derlenmiş onlarca ağıtı var. Şu an benim arşivimde, Mehrali Bey adına yakılmış 25 ten fazla ağıt sözü var.
Mehrali Bey »1844–1906«
»Karapapak-Terekeme Türklerinden olan Mehrali, Tiflis vilâyetinin Borçalı sancağına bağlı Darvas Köyü’nde büyümüştür. Babası Memili, dedesi ise Allahverdi’dir. Asil bir aileden olan Memili, Acem kızı ile evlenir. Ondan Mehmet Ali, ikinci hanımından da Mehrali Bey, İsa Bey, Memmedalı ve Ali Bey doğmuştur. İki de kızı vardır: Huri ve Kezban. Daha, küçük yaşlarda ata binmeye, silah kullanmaya başlayan Mehrali, kısa boylu, etine dolgun, kara yağız ve sevimli biridir. Genç yaşlardaki gözü pekliği, cesareti, mertliği ve çevikliği dillerde söylenir olmuştur.«[iii]
Osmanlı tarafına geçerken önce Kars'a, sonra Sivas'a yerleşir oradan da Yemen'e gönderilir. Yemen'e gider gelemez orada ölür. Acı haber gelince de gitti gelmedi ağıtları alır başını gider. Sivas Acıyurt yöresinde torunları halen yaşamaktadır.
Mehrali Bey'in Yemen'e gidip gelmemesi var. Olay bundan ibarettir. Yemen'e gidip de gelemeyenlerin tüm acıları ve ağıtları bu şahsın üstünde ağıtlarıyla bütünleştirilerek aktarılmıştır.
Düriye Keskin denilen yerel bir sanatçıdan derlenen bu ezgi TRT kurumunda, var olan türküler gibi anonimleştirilerek notaya alınmıştır. Elbette geçişler sürecinde dizeler üstünde değişiklikler yapılmıştır. Notaya alınırken bile, notayı yazan şahıs böylesi bir değişimi gündeme taşıyabiliyor. Bu gayet normaldir.
Yerel sanatçılar ve gezginci aşıklar da ezgilerde keyfi değişiklikler yapma şansına sahipler. Aşık Posoflu Müdami'nin Ümit Kaftancıoğlu'na dediği gibi, »Allah kelamı değil ki değişmesin, döşenir gideriz« olay bütünüyle bu. Döşenir giderler ve dolayısıyla ezgilerde değişir gider. Çünkü halk böyle istiyor.
Bunu günümüzde bile görüyoruz. Ben bu ezginin nereye ait olduğunu değil, söz döşemesi bakımından nasıl ve nice olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
Muş olayı doğrudur. Bunu irdelemeye gerek yok. Ancak bu ezgi bir Mehrali Bey ağıtıdır. Bunu gündeme taşımalıyım. Elimdeki sözleri de vermeliyim.
Yazının içinde sözünü etmiştim. Dilden dile yayılan ve giderek anonimleşen ezgilerin söz döşemesi üstünde gelişi güzel değişiklikler olur. Her aktaran kişi kendisinden ya da bildiği ezgi sözlerinden ekleyerek, yani unuttuğu yerleri doldurma yolunu seçiyor. Yine az yukarıda Aşık Müdami'nin sözlerini de vermiştim. »Döşenir gideriz« işte bu döşenip gitme her ezgide söz değişikliğini gündeme getiriyor.
Bu sözler »Mehrali Bey Bahar Hanım« destanının sondan ikinci ezgisidir. Bu ezgi ağıttır ve Mehrali Bey için Karısı Bahar Hanım'ın oğlu Rüşdü Bey'e seslenerek söylediği bir ağıttır.
Halk destanları geleneğinde böylesi bir sistem vardır. Pir Sultan Abdal destanının sonunda da kızı Sanem'in ağzıyla yakılan bir ağıtın var olduğunu biliyoruz.
Şimdi benim arşivimde var olan Mehrali Bey ağıtlarından bazılarını buraya alalım. İlk ağıt sözü edilen » Havada bulud yox bu ne dumandır« ağıdı olsun. Görülen şu: bazı ağıtlarda mahlas olmasına rağmen bazıları ise, değişime uğrayarak anonimleşmiştir. Günümüzde bu böyle olur diyelim.
İlk iki ağıt Mehrali Bey'in karısı Bahar Hanım'ın ağzından veriliyor. Ötesi gelişi güzel seçmelerimdir.
01Mehrali Bey Ağıdı:[iv]
Amandır da Rüşdü Bey'im amandır
Karadağ başında tüten dumandır
Haber geldi gör halimiz yamandır
Yolu Yemendir gülü çemendir
Mehrali gelmedi deyin nedendir
Havada bulud yox bu ne dumandır
Mehlede ölen yox bu ne feğandır
Yemen'e gidenin halı yamandır
Yolu Yemendir gülü çemendir
Mehrali gelmedi eceb nedendir
Karadağ ardında redif sesi var
Açın çantasında bakın nesi var
Bir çift çarığıyla bir de fesi var
Yolu Yemendir gülü çemendir
Mehrali gelmedi eceb nedendir
Bahar'ın alnında qara yazılar
Mihrali ölüfdü deyir gaziler
Kars'a dönmedi ki giden baziler
Yolu Yemendir gülü çemendir
Mehrali gelmedi eceb nedendir
02 Mehrali Bey Ağıdı:
Murgu kuşu bu nameni getirdin
Söyle görüm Mehrali'mı neyledin
Getiriben arzusuna yetirdin
Söyle görüm Mehrali'mı neyledin
Bir de görüm bu ne sual sorğudur
Bu yazılar haktan gelen kurgudur
Özün melaike donun muğrudur
Söyle görüm Mehrali'mı neyledin
Yetişdin mi sen ağzına diline
Söyle ne vesiyet etdi eline
Men yazığı niye saldı zulüme
Söyle görüm Mehrali'mı neyledin
Eşitmedim vesiyetini sözünü
Ağlar goydu bu Bahar'ın gözünü
Çok mu solgun gördün onun yüzünü
Söyle görüm Mehrali'mı neyledin
03 Mehrali Bey Ağıdı:[v]
Ehli İslam olan eşissin bilsin
Can sağ iken yurt vermeniyh düşmana
İsterse Uruset ne var ki gelsin
Can sağ iken yurt vermeniyh düşmana
Kurşanıng kılıncı geyhiniñ donu
Kavga bulutdarı sardı her yanı
Doğdu koç iğiding şan almakh günü
Can sağ iken yurt vermeniyh düşmana
Esger olan bölüyh bölüyh bölüner
Kars Kalası sandız mı ki alınar
Boz atdar üstünde kılınç çalınar
Can sağ iken yurt vermeniyh düşmana
Kavga günü namert sapa yer arar
Er olan göğsünü düşmana gerer
Cem-i ervah biznen meydana girer
Can sağ iken yurt vermeniyh düşmana
Hele Al-Osman’ın görmüyüf zorun
Din gıyratı olan tederiyh görüñ
At tepiñ baş kesiñ Kazağ’ın kırıñ
Can sağ iken yurt vermeniyh düşmana
Men-Esfer’di(r) biling Urusuñ esli
Orman yabanısı balıhçı nesli
Hınzır sürüsüne dalıf kurt misli
Can sağ iken yurt vermeniyh düşmana
Şenniyh ne durursun atdarı miniñ
Sıyra kılınç tüşman üstüne dönüñ
Artajakhdı(r) şanı bu Al-Osman’ıñ
Can sağ iken yurt vermeniyh düşmana[vi]
04 Mehrali Bey Ağıdı:
Men gedirem Rüşdü Bey'im ağlama
Köz koyub da ciğerimi dağlama
Alay getdi beni burda eyleme
Oğul köz düştüğü yeri yakar kime ne
Oğul derd benim değil mi vallah kime ne
Ben gedirem Rüşdü Bey'im sene bir nişan
Susuzluktan alaylarım perişan
Hiç iflah olur mu Yemen'e düşen
Oğul köz düştüğü yeri yakar kime ne
Oğul derd benim değil mi vallah kime ne
Yemen çöllerinde tabur kurayım
Zalim düşmanlara hesab sorayım
Ferman padişah'dan orda öleyim
Oğul köz düştüğü yeri yakar kime ne
Oğul derd benim değil mi vallah kime ne
Yemen çölü viran olsun dağ olsun
Bizim eller yeşersin de bağ olsun
Ben ölürsem Rüşdü bey'im sağ olsun
Oğul köz düştüğü yeri yakar kime ne
Oğul derd benim değil mi vallah kime ne
05 Mehrali Bey Ağıdı:
Mehralı Bey Hamidiye Alayı
Düşmenler çıkardı türlü belayı
Nedir Ali Bey'im bunun kolayı
Yemene de benim ağam yemene
Endi mola Mehrali Bey Yemene
Kurdu mola çadırların çemene
Devlete bağlıdır onun bu başı
Cihanda arasan bulunmaz eşi
Zira altmışı ötübdü yaşı
Yemene de benim ağam yemene
Endi mola Mehrali Bey Yemene
Kurdu mola çadırların çemene
Arap Atlar geldi bağlanmak ister
Kömüşlerin geldi yağlanmak ister
Rüşdü Bey büyüdü evlenmek ister
Yemene de benim ağam yemene
Endi mola Mehrali Bey Yemene
Kurdu mola çadırların çemene
Kur tepesi oldu görünmez otlar
Açlıktan ölürler küheylan atlar
Kardaş şehit düştü neçe yiğitler
Yemene de benim ağam yemene
Endi mola Mehrali Bey Yemene
Kurdu mola çadırların çemene
Sormayın Mihrali çal papak fesli
Askeri derseniz hepsi de Karslı
Dalkılıç yiğitler Köroğlu nesli
Yemene de benim ağam yemene
Endi mola Mehrali Bey Yemene
Kurdu mola çadırların çemene
Orhan Bahçıvan
[i] TRT Müzik Dairesi Yayınları türkünün adını "Yaylasından İnmişler" adıyla vermektedir. 22.05.1951 tarihinde Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir. Kaynak: Kurbani Kılıç, yöre: Kars/Sarıkamış olarak veriliyor. Rept. No: 1144.
[ii] Bu bilgiler TRT kaynaklarından alınmıştır. Halk türkülerinde makam yoktur diyenlerin kulakları çınlasın.
[iii] Bir Destan Kahramanı: Mehrali Bey »1844–1906« Yrd. Doç. Dr Doğan Kaya
[iv] Yularsız Aslan »Mehrali Bey Ağıtları« diye toparladığım sözlü derlediğim bir başka ağıt vardır ki, ülke genelinde Muş türküsü olarak biliniyor. Muş yöresinde Düriye Keskin adlı yerel sanatçıdan derlenmiş iki kublesi okunuyor. Bu ağıt Mehrali Bey destanının son bölümünde yar alıyor. Kars'tan giden Mehrali'nin Kars'a dönmediğini anlatıyor. Aşıklık geleneği olarak karısı, Rüştü Bey'in anası olan Bahar Hanım'ın ağzından veriliyor.
[v] Karapapak Âşık Şenlik (1853-1913) tarafından 1877 Nisan’ında söylenen koçaklama. Şenlik Baba'nın »Mehrali Bey Atlıların Türküsü« şiiri de ilgi uyandırır. Borçalı'nın Darvaz kasabasında olup Osmanlı da yükselen cesur Mehralı Bey'e sunulmuş bu koçaklama o dönemde olduğu kimi günümüzde de öz halayıyla mücadele hüner marşıdır.
[vi] Mehrali’nin adına düzülen ve söylenen mahsus destanlar olduğu gibi, başka nazımlarda da ondan söz edilir. Mesela, Karslı Aşık Sadık”ın Mehrali Bey Destanı”, Çıldırlı Aşık Şenlik'in “Mehrali Bey Atlıları Türküsü”, Karslı Bahri’nin “Doksan üç Kars Kavgaları Türküsü” gibi… »Karapapaklar / Osmanlı Arşivlerinden«
.
Yorumlar (0)
Yorum Yaz